ASO BAŞKANI ARDIÇ: TERÖRÜN OLMADIĞI TÜRKİYE, KALKINMA AÇISINDAN DA BÜYÜK KAZANIMLAR SAĞLAYACAK
“POLİTİKA FAİZİNE PARALEL TİCARİ KREDİ FAİZLERİ DE İNMELİ”
“FİRMALARIN BANKA BORÇLARI YAPILANDIRILMALI”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Temmuz Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında, üretimin, istihdamın ve ihracatın kalbi olan ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde yapıldı. ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, toplantıda yaptığı konuşmada, sanayi politikalarının sahada, üretimin kalbinde şekillendirilmesinin önemine dikkat çekti. Ardıç, konuşmasında güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirirken, sanayicilerin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini de aktardı.
ASO Başkanı Seyit Ardıç, konuşmasının başında orman yangınlarına değindi. “Ciğerlerimizi yakan orman yangınlarını büyük bir üzüntü ve endişeyle takip ettiklerini söyleyen Ardıç, iklim değişikliğinin sonucu olarak orman yangınlarındaki artışın büyük bir sorun haline geldiğini belirtti. Bu konuda devletin tüm kurumlarına olduğu kadar vatandaşlara da büyük sorumluluklar düştüğünü ifade eden Başkan Ardıç, “Hem orman yangınlarını önleme hem de yangınlara müdahale konusunda büyük bir hassasiyetle en ileri tedbirleri almamız gerekiyor. Yangınların bir an önce kontrol altına alınması ve ciğerlerimizi yakan yeni yangın haberleri almamak en büyük temennimizdir. ‘Yeşil Vatanımızı’ korumak uğruna şehit olan orman işçilerimize ve gönüllülerimize de bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum” dedi.
ARDIÇ: KÜRESEL EKONOMİK BÜYÜME DÜŞÜK SEYRETMEYE DEVAM EDECEK
Ardıç, jeopolitik belirsizliklerin ve ticaretteki korumacı adımların küresel ekonomik büyümenin önümüzdeki dönemde de düşük seyretmeye devam edeceğine dair sinyaller verdiğine dikkat çekti. Dünya Bankası ve OECD’nin 2025 yılına ilişkin düşük büyüme tahminlerini paylaşan Ardıç, “Tüm bu dinamikler, kısa vadede piyasalarda iyileşen risk iştahına rağmen, uzun vadeli büyüme perspektifinde temkinli olunması gerektiğini gösteriyor” dedi.
ARDIÇ: TERÖRÜN OLMADIĞI TÜRKİYE, KALKINMA AÇISINDAN DA BÜYÜK KAZANIMLAR SAĞLAYACAK
Yaklaşık yarım asırdır Türkiye’nin başına musallat olan terör belasının sona ermesi yolunda önemli gelişmelerin yaşandığı günlerden geçildiğini belirten ASO Başkanı Ardıç, şöyle devam etti:
“Terörün olmadığı, ocaklara şehit ateşinin düşmediği, huzur ve güven ortamının tesis edildiği ülkemiz, sadece toplumsal barış değil, aynı zamanda ekonomik büyüme ve kalkınma açısından da büyük kazanımlar sağlayacaktır. Bu süreçte iş dünyası olarak üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Bu noktada devletimizin kararlı duruşunu destekliyoruz. Biz özel sektör olarak üretmeye, istihdam sağlamaya ve yatırımı artırmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Bu sürecin gerçekleşmesinde; başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devletimizin stratejik iradesini ortaya koyan, katkı sağlayan herkese en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Terörsüz Türkiye hedefinin, ülkemizin birlik ve beraberliğini daha da güçlendirecek şekilde başarıya ulaşması en büyük temennimizdir.”
ARDIÇ: POLİTİKA FAİZİNE PARALEL TİCARİ KREDİ FAİZLERİ DE İNMELİ
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun Temmuz ayı toplantısında politika faizini 300 baz puan indirerek, yüzde 43 seviyesine çekmesini de değerlendiren Başkan Ardıç, “Dezenflasyon süreciyle birlikte yılın kalan son 3 toplantısında da faiz indiriminin devam etmesini temenni ediyoruz. Temel beklentimiz ise, politika faizine paralel olarak ticari kredi faizlerinin de makul seviyeye inmesi ve kısıtlamaların kalkarak kredi kullanımının artmasıdır” dedi.
Büyümenin sürdürülebilirliğinin üretim ve yatırım ortamının desteklenmesiyle mümkün olduğuna işaret eden Başkan Ardıç, teknoloji ve proje odaklı, seçkin ve etkin yeni Yatırım Teşvik Sistemini kıymetli bulduklarını belirtti. Bunun tamamlayıcısı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yerel Kalkınma Hamlesi Programının, sadece bölgesel gelişmişliği değil, aynı zamanda sanayicinin rekabet gücünü, maliyet etkinliğini ve üretim kabiliyetini de artıracağına inandığını söyleyen Başkan Ardıç, “Bu dönemde TOBB Nefes Kredisi de, KOBİ’lerimizin işletme ve yatırım ihtiyacına önemli katkı sağlayacaktır. Sürecin sürdürülebilirliği ve kapsamının genişletilmesi yönünde sanayicilerimizin beklentileri olduğunu buradan dile getirmek istiyorum” diye konuştu.
ARDIÇ: FİRMALARIN BANKA BORÇLARI YAPILANDIRILMALI
Yüksek faiz oranlarının getirdiği maliyet baskısının, üretim ve yatırım ortamını zorlaştırdığını, finansal kırılganlığı olan şirketlerin devamlılığını tehdit eder hale geldiğini vurgulayan Başkan Ardıç, iflas ve konkordato sayıları geçen yıla göre yüzde 100’e yakın arttığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Mevcut borç yükü altında ezilen firmaların faaliyetlerini sürdürebilmeleri ve istihdamı koruyabilmeleri için banka borçlarının kapsamlı ve etkin bir şekilde yapılandırılması elzemdir. Bu süreç, sadece borçların ertelenmesi değil; aynı zamanda ödeme planlarının gerçekçi bir şekilde yeniden yapılandırılmasını ve firmaların yeniden ayağa kalkmasına imkân verecek destekleyici finansman araçlarını da içermelidir.
Banka borçlarının yapılandırılması, iflasların önlenmesi ve konkordato ilanlarının azaltılması noktasında da kritik bir rol oynayarak, ekonominin bütününü korumak adına stratejik bir adım olacaktır.
İlgili kurumlarımızı, bu konuda kararlılıkla adım atmaya ve sürdürülebilir bir ekonomik yapı için reel sektöre nefes aldıracak düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmeye davet ediyoruz.”
ARDIÇ: KONKORDATO SİSTEMİ ALACAKLI FİRMALARI DA KORUYACAK ŞEKİLDE YENİDEN ELE ALINMALI
İş dünyasının konkordato süreci ile ilgili karşılaştığı sorunlara da değinen Başkan Ardıç, konkordato ilan eden firmaların ticari ilişki içinde bulunduğu birçok tedarikçi ve alacaklı şirketin ciddi mağduriyetler yaşadığına dikkat çekti. Başkan Ardıç, konkordato sürecinde ödemelerin durması ya da tahsilatların uzun süre askıya alınmasının, domino etkisiyle sağlıklı işletmeleri de zor duruma düşürdüğünü belirterek, şöyle devam etti:
“Bu durum, hem piyasada güven sorununa neden olmakta hem de ekonomik faaliyetlerin sağlıklı şekilde sürdürülmesini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, mevcut konkordato sistemi sadece borçlu firmayı değil, onunla ticaret yapan alacaklı firmaları da koruyacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Sistemin çok taraflı dengesini gözeten bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğumuz açıktır. Biz sanayiciler olarak, üretim faaliyetlerinin adaletli ve sürdürülebilir şekilde devam etmesini istiyoruz. Bu nedenle konkordato sisteminde yapılacak her revizyonun, tüm tarafları gözeten, şeffaf, denetlenebilir ve suiistimali önleyici bir anlayışla şekillendirilmesini savunuyoruz.”
Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu - 2024 Araştırması’nda ASO Üyesi firma sayısının 14’ten 23’e yükseldiğini, İlk 500’de yer alan 50 firma ile birlikte en büyük 1000 sanayi kuruluşundan 73’ünün ASO Üyesi olmasının haklı gururunu yaşadıklarını belirten Başkan Ardıç, tüm firmaları kutladı. Başkan Ardıç, “Sanayimiz zorlu koşullara rağmen üretmeye, yatırım yapmaya ve istihdam sağlamaya devam ediyor.
Küresel belirsizlikler, yüksek maliyet baskısı, finansmana erişim sorunları ve nitelikli iş gücü ihtiyacına rağmen ayakta kalmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
ARDIÇ: SANAYİCİMİZ BİR YIL BOYUNCA BANKALARA ÇALIŞMIŞ
Açıklanan listenin alt kırılımlarının, yapısal sorunların devam ettiğini gösterdiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“İkinci 500’de yer alan şirketlerin karlılıklarında önemli düşüşler olduğunu görüyoruz. Faaliyet kârı yüzde 18,9 azalırken, vergi öncesi kârlılıkta yüzde 63,8 gibi sert bir düşüş yaşandı. Zarar eden şirket sayısı iki kattan fazla artarak 72’den 159’a yükseldi. Neredeyse her üç firmadan biri yıl boyunca zarar etmiş. Kar eden firma sayısı da ne yazık ki 428’den 341’e geriledi. Firmaların finansman giderlerinin faaliyet kârı içindeki payı %45,1’den %80,9’a yükseldi. İlk 500 şirketlerinde ise durum daha da vahim. Faaliyet kârının %97’sini, neredeyse tamamını finansman giderine vermişler. Yani sanayicimiz bir yıl boyunca bankalara çalışmış. Kâr edemeyen bir şirket; yeni yatırımlar yapamaz, istihdam yaratamaz, katma değerini artıramaz, teknolojik kabiliyetlerini geliştiremez. Oysa sürdürülebilir ekonomik büyümenin temelinde; kârlı, güçlü ve rekabetçi şirketler yer alır. Bu nedenle, şirketlerin önünü açacak, maliyet yükünü hafifletecek, finansmana erişimlerini kolaylaştıracak politikalar artık bir zorunluluk haline gelmiştir.”
ARDIÇ: REEL SEKTÖRÜN İSTİHDAM POTANSİYELİNİ ARTIRACAK POLİTİKALARA ODAKLANMALIYIZ
İstihdam rakamlarına da değinen Başkan Ardıç, 2025 Mayıs itibarıyla, ücretli çalışanlar içinde sanayide çalışanların payının %31 ile serinin en düşük seviyesine gerilediğine dikkat çekti. Her yıl işgücüne 1 milyonun üzerinde gencimiz dâhil olduğunu, Türkiye’nin demografik gücünün bir yandan fırsat, bir yandan da risk oluşturduğunu söyleyen Başkan Ardıç, “Son dönemde üniversite diplomalı işsiz sayımızdaki artış, bu fırsatın tehdit unsuruna dönüşmeye başladığını gösteriyor. Üniversite mezunu işsiz oranında %9,2 ile Avrupa’da maalesef birinci sıradayız. Zaman kaybetmeden, reel sektörün istihdam yaratma potansiyelini artıracak politikalara odaklanmamız gerekiyor. Üretimi teşvik eden, dijital dönüşüm ve yeşil ekonomi gibi alanlarda işgücünü yeniden yönlendiren, girişimciliği destekleyen ve mesleki eğitimi güçlendiren adımları öncelikli hale getirmeliyiz” diye konuştu.
ARDIÇ: MÜTEAHHİTLERİN SÖZLEŞME DEVRİ VE TASFİYE TALEBİNDE BULUNABİLECEĞİ YASAL ZEMİN OLUŞTURULMALI
Başkan Ardıç’ın gündeminde müteahhitlik sektöründe yaşanan sorunlar da vardı. Yüksek enflasyon nedeniyle birçok yüklenicinin üstlendiği projeleri yürütemediğine dikkat çeken Ardıç, “Buna rağmen, mevzuatta müteahhitlerin projeleri devretmesi ya da tasfiye etmesi yönünde yeterli esneklik yoktur. Bu durum hem yüklenici firmaları iflasa sürüklemekte, hem de kamu projelerinde gecikmelere ve kaynak israfına neden olmaktadır” dedi. Girdi maliyetlerinde yaşanan öngörülemez artışların, birçok projede başlangıçta öngörülen bütçeyi geçersiz kıldığını ancak sözleşmelerde gerekli güncellemelerin yapılamamasının müteahhitleri çözümsüzlüğe ittiğini söyleyen Başkan Ardıç, “Müteahhitlerin gerekçeli durumlarda sözleşme devri veya tasfiye talebinde bulunabileceği, açık ve öngörülebilir bir yasal zemin oluşturulmalıdır. Sözleşme devri ve tasfiye süreçlerinde bürokrasiyi azaltan, objektif kriterlere dayalı, hızlı işleyen kurullar oluşturulmalıdır. Uzun vadeli projelerde fiyat farkı uygulamaları güncellenmeli; dövize, enflasyona ve temel girdi maliyetlerine endeksli otomatik revizyon mekanizmaları geliştirilmelidir” dedi.
ARDIÇ: İLAÇ SEKTÖRÜNDE DÖNEMSEL AVRO DEĞERİ UYGULAMASINDAN VAZGEÇİLMELİ
İlaç sanayisinde de çözüm bekleyen sorunlar olduğuna dikkat çeken ASO Başkanı Ardıç, artan üretim maliyetleri, kur ayarlamaları ve geri ödeme politikalarındaki belirsizliklerin sektörün sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini söyledi. İlaç sanayisinde giderek artan Merkez Bankası Avro alış fiyatı 47 TL civarında iken ilaç fiyat hesaplamalarında uygulanan Dönemsel Avro Değeri’nin 21.57 TL olduğuna dikkat çeken Başkan Ardıç, sektör temsilcilerinin beklentisinin, sadece ilaç sektörüne mahsus Dönemsel Avro Değeri uygulamasından vazgeçilerek, ilaç fiyatlarının yılda en az iki hatta üç kere güncellenmesi olduğunu söyledi.
Başkan Ardıç, özellikle ilaç ve biyoteknoloji üreten sanayiciler başta olmak üzere iş insanlarının yaşadığı diğer bir sorunun da, finansmana erişimde bankalar tarafından yapılan varlık değerlemelerinin gerçeğin uzağında kalması olduğunu belirtti. Bankalar tarafından yapılan değerlemelerde yalnızca fiziki yapıların dikkate alındığını söyleyen Başkan Ardıç, “Marka, ruhsat, patent, yazılım, know-how ve diğer fikri mülkiyet hakları gibi maddi olmayan varlıklar göz ardı edilmektedir. Bu durum, hem krediye erişimi sınırlamakta hem de uluslararası yatırımcılarla kurulacak ortaklıklarda şirket değerinin altında bir tablo oluşmasına yol açmaktadır. Bu varlıklar ülkemizin değeridir. Değerlemenin en iyi ve doğru şekilde yapılması, ülkemizin de değerinin artması anlamına gelir. Bu, sadece bir muhasebe veya değerleme meselesi değil, ülkemizin sanayi ve teknoloji hamlesinin ön koşuludur” ifadelerini kullandı.
IDEF 2025 VE ANKARA’NIN SAVUNMA SANAYİ LİDERLİĞİ
Geçen hafta İstanbul’da düzenlenen IDEF 2025 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katıldıklarını da belirten Başkan Ardıç, Ankara’dan 246 firmanın fuarda yer almasının haklı gururunu yaşadıklarını söyledi. Ar-Ge ve inovasyona dayalı sanayi yapısı, nitelikli insan kaynağı ve üniversite-sanayi iş birliği ile Ankara’nın savunma sanayiinde lider konumda olduğuna dikkat çeken ve Türkiye’nin silah ve mühimmat ihracatının %55’inin Başkent’ten gerçekleştirildiğini vurgulayan Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“İlki 1993 yılında Ankara’da organize edilen IDEF, bildiğiniz üzere 2009 yılından bu yana İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Biz, Ankara’nın savunma sanayii alanındaki bu öncü rolüyle, IDEF’in yeniden Başkentimize taşınması gerektiğine inanıyoruz. Fuara katılan firmaların önemli bir bölümünün Ankara merkezli olması; lojistik, etkileşim ve sinerji açısından organizasyonun Başkentimizde çok daha verimli gerçekleşmesini sağlayacaktır.”
YEŞİLAY GENEL BAŞKANI MEHMET DİNÇ SUNUM YAPTI
ASO Meclis Toplantısı’nda Yeşilay Genel Başkanı Mehmet Dinç de Ankaralı sanayicilere faaliyetleriyle ilgili bir sunum yaptı.
ASO MECLİS ÜYELERİNDEN ON BİNLERCE FİDAN BAĞIŞI
Toplantı sonrasında ASO Meclis Üyeleri, ASO 2. OSB genişleme sahasında incelemelerde bulunup yürütülen faaliyetlere ilişkin bilgi aldılar. ASO Meclis Üyeleri, ASO 2. OSB genişleme sahasına dikilmek üzere 10 binlerce fidan bağışı yaptılar. Bölgenin arazi ve toprak yapısına uygun dikilecek fidanlarla ASO Ormanı oluşturulacak.



