ANKARA SANAYİ ODASI EYLÜL AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI
ASO BAŞKANI SEYİT ARDIÇ:
“OVP’DE YAPISAL REFORMLARLA DESTEKLENEN MAKROEKONOMİK İSTİKRAR HEDEFLERİ UMUT VERİCİ”
“İZLENEBİLİR BİR PROGRAM SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMEYİ SAĞLAYABİLECEK”
“BEKLENTİMİZ, FAİZ İNDİRİMLERİNİN TİCARİ KREDİ FAİZ ORANLARINA HIZLA YANSIMASIDIR”
“EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDEMİZ EKONOMİ OLMALI”
“REEL SEKTÖRÜN İHTİYAÇ DUYDUĞU KALİFİYE İŞGÜCÜNÜN KAMUYA YÖNELMESİ, YAPISAL SORUNLARI DERİNLEŞTİRİYOR”
“EĞİTİM SİSTEMİMİZDE KÖKLÜ VE YAPISAL REFORMLAR YAPMALIYIZ”
“ASO TEKNOLOJİ ÜSSÜ’NÜN TEMELİNİ 2026’TA ATACAĞIZ”
“TOBB TÜRKİYE 100 SONUÇLARI ANKARA İÇİN GURUR TABLOSU”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Eylül ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Celal Koloğlu başkanlığında yapıldı. ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, toplantıda yaptığı konuşmada güncel ekonomik gelişmeleri değerlendirdi; sanayicilerin sorunlarını ve çözüm önerilerini aktardı.
ASO Başkanı Seyit Ardıç konuşmasına, hafta başında gerçekleşen TOBB Türkiye 100-Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen Şirketleri Ödül Töreni’nin Ankara için bir gurur tablosu olduğunu belirterek başladı. Ankara’nın, 17’si ASO Üyesi toplam 24 firma ile listede yer aldığına dikkat çeken Başkan Ardıç, “Ankara’mız; girişimcilik, yenilikçilik, Ar-Ge ve yüksek teknolojiye dayalı üretimdeki gücünü bir kez daha kanıtlayarak, TOBB Türkiye 100’de en çok firmayla yer alan il ünvanını elde etti. Azim ve özveriyle çalışan sanayicilerimizin başarıları bizlere moral kaynağı oluyor. Ankara’mızı sanayi ve teknolojinin de Başkenti yapma hedefimize kararlılıkla ilerliyoruz” ifadelerini kullanarak, ödül alan firmaları tebrik etti.
“ASO TEKNOLOJİ ÜSSÜ’NÜN TEMELİNİ 2026’DA ATACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın 10 Eylül’de gerçekleşen ASO 14. Geleneksel Büyükelçilikler Resepsiyonu’nda yaptığı konuşmada, ASO’nun iki önemli projesi ASO Teknoloji Üssü ve ASO Serbest Bölgesi’ni destekleyeceklerini açıklamasının kendilerini mutlu ettiğini belirten Başkan Ardıç, “Gelecek yıl ASO Teknoloji Üssü’müzün temelini atacağız ve Odamızın prestijine yakışır bu dev projeyi ülkemize kazandıracağız. Ülkemizin son dönemde parlayan yıldızı olan Ankara’mızı teknolojinin ve sanayinin de başkenti yapma kararlılığımızı ve azmimizi hep birlikte ortak akılla sonuçlandıracağımıza yürekten inanıyorum” dedi. ASO Teknoloji Üssü’nün tam kapasite faaliyet geçmesiyle ürün geliştirmeden test ve doğrulama altyapılarına, sektörel mükemmeliyet ve üretim laboratuvarlarından mesleki gelişim ve beceri dönüşüm kampüsü gibi birçok imkan ve kabiliyete sahip olacaklarını söyleyen Başkan Ardıç, “Bu güçlü altyapılar sayesinde sanayicilerimizin üretim, ihracat ve teknoloji geliştirme süreçlerini etkin bir şekilde desteklemiş olacağız” diye konuştu.
“OVP EYLEMLERİNİN SOMUT TAKVİME BAĞLANMASI VE YAKIN TAKİBİ ÖNEMLİ”
2026-2028 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) ekonomik ve sosyal alandaki yapısal reformlarla desteklenen makroekonomik istikrar hedeflerinin detaylı bir şekilde ele alınmış olmasını ülke geleceği adına umut verici gördüklerini belirten Başkan Ardıç, enflasyonun makul seviyelere düşürülmesinin, fiyat istikrarına yönelik kapsamlı politikaların hayata geçirilmesinin güven ortamının tesisine katkı sağlayacağını anlattı.
Ardıç, OVP’de kredi büyümesinin selektif alanlara öncelik verilerek yönlendirilmesinin de memnuniyet verici olduğuna dikkati çekerek, "Bunlar, üretimin ve katma değerin öncelikli hedefler arasında olduğuna işaret etmektedir. Yüksek faiz politikalarının olumsuz etkilerini bertaraf edecek ve üretimi destekleyecek uygun koşullu kredi hacminin artırılması biz sanayicilerin hükümetimizden acil beklentisidir. Bu haklı talebin karşılanması ve üretim, istihdam ve ihracatın korunması, kollanması; ekonomik kalkınma sürecimizi hızlandıracaktır” değerlendirmesinde bulundu.
OVP’den daha sağlıklı sonuçlar alınabilmesi için eylemlerin somut bir takvime bağlanmasının ve yakın takibinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Başkan Ardıç, “Önümüzdeki bir yıl içerisinde hangi adımların atılacağı net şekilde ortaya konulmalı, yıl sonunda da performans değerlendirmesi yapılarak sonuçlar ölçülmelidir. Bu yaklaşım, programın uygulanabilirliğini artıracak ve olası etkilerinin ölçülmesiyle daha güvenilir sonuçların ortaya çıkmasını sağlayacaktır” dedi.
“İZLENEBİLİR BİR PROGRAM SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMEYİ SAĞLAYABİLİR”
Geçen yıl açıklanan OVP’de 2025 yılı için öngörülen enflasyonun yüzde 17,5 iken yeni OVP’de yüzde 28,5 olarak revize edildiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“Yüzde 60’ın üzerinde bir sapma söz konusudur. Hedef ile gerçekleşme arasında bu denli büyük bir fark olması, ekonomik göstergelerin güvenilirliğini zayıflatıp piyasalarda belirsizlik yaratırken, planlama yapmayı ve öngörülebilirliği de olumsuz yönde etkilemektedir. Kararlı, ölçülebilir, toplumsal kabul görmüş, küresel dinamikleri ve yerel ihtiyaçları özümsemiş, izlenebilir bir Orta Vadeli Program, makroekonomik istikrarı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilir.”
“FAİZ İNDİRİMLERİ HIZLA TİCARİ KREDİ FAİZ ORANLARINA YANSIMALI”
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun Eylül ayın toplantısında politika faizini yüzde 43’ten 40,5’e indirdiğini hatırlatan Başkan Ardıç, enflasyondaki düşüş eğilimine paralel olarak bu indirimlerin şartlar uygun olduğu sürece devam etmesini temenni ettiklerini söyledi. KOBİ’lerin ve geleneksel sektörlerde faaliyet gösteren sanayicilerin zorlu bir süreçten geçtiğini belirten Başkan Ardıç, “Bu dönemde sanayicilerimizin ayakta kalabilmesi için en öncelikli ihtiyaçları ise işletme ve yatırım kredileridir. Reel sektör olarak temel beklentimiz, faiz indirimlerinin hızla ticari kredi faiz oranlarına yansıması ve kredi kısıtlamalarının kaldırılmasıdır” diye konuştu.
Faiz oranları üzerindeki önemli bir baskı unsurunun da kamu kesimi borçlanma ihtiyacının artması olduğuna dikkat çeken Başkan Ardıç, “Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde kamu kesiminin iç borç çevirme oranı yüzde 147,4 seviyelerinde gerçekleşmiştir. Bu oran, 2000’lerin başında yürütülen dezenflasyon sürecindeki ortalamanın iki katından fazladır” dedi. Kamu sektörünün finansal piyasalardan fazla borçlanmasının, özel sektörün kredilendirmesine daha az kaynak ayrılması anlamına geldiğini söyleyen Ardıç, finansal kaynakların daha etkin dağılmasını sağlamak için kamu kesiminin alması gereken önemli bir mesafe olduğunu ifade etti.
“EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDEMİZ EKONOMİ OLMALI”
Ekonomide uzun süredir devam eden yapısal sorunlara, ülke gündemindeki farklı dinamiklerin de eklenmesinin mevcut riskleri daha da artırdığını ve beklentileri olumsuz etkilediğini söyleyen Ardıç, “Tüm dikkatimizi ekonomiye yöneltmemiz ve en önemli gündem maddemizin ekonomi olması gerektiğini altını çizerek vurgulamak istiyorum” dedi.
2025 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamlarında sanayi sektörünün yüzde 6,1’lik bir büyüme kaydettiğini, buradaki itici gücün ise son dönemde büyük bir gelişim içinde olan savunma sanayii olduğunu belirten Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“Küresel trendlere paralel bir şekilde teknoloji yoğun üretimin emek yoğun sektörlere güç kaybettirmesi, sanayi sektöründe bir dönüşümün yaşandığına işaret ediyor. Geleneksel sektörler zayıflarken, yüksek teknolojili üretim yapan sektörler büyümeye öncülük ediyor. KOBİ ve geleneksel sektörlerimizin dijitalleşme, yapay zeka ve robotik otomasyon imkanlarından yararlanarak operasyonel verimlilik artışlarıyla bu dönüşüme ayak uydurmak zorunda olduğunu bir kez daha görüyoruz.”
Başkan Ardıç, ithalatın son dönemde artmaya başlamasının önümüzdeki dönem için büyümeyi daraltıcı bir etki de yapacağına dikkat çekerek, “İthalattan daha fazla ihracat, yüksek katma değerli üretim yapmalıyız. Hangi sektörde olursak olalım biz sanayicilerin çıkışı, ihracatta pazar çeşitliliğini artırmaktan geçiyor. Biz üreticilerin temel gündemi, ürünlere yenilik katmak, verimliliğimizi artırmak, yurt dışı bağlantılarımızı artırmak ve dünyayı takip etmek olmalı” değerlendirmesinde bulundu.
“REEL SEKTÖRÜN İHTİYAÇ DUYDUĞU KALİFİYE İŞGÜCÜ KAMUYA YÖNELİYOR”
Türkiye’nin nüfusunun son 10 yılda yüzde 8,8 artarak 85,7 milyona yükseldiğini, aynı dönemde kamu personeli sayısının ise yaklaşık 3,4 milyondan 5,2 milyona çıkarak artık oranının yüzde 53,6 olduğunu belirten Başkan Ardıç, “Kamu personeli sayısının artış hızı nüfus artış hızımızdan kat be kat fazla. Kamu personelinin toplam işgücüne oranı ise aynı dönemde 12,8’den 16,2’ye yükselmiştir. Hem de bu dönemde e-devlet ve dijital dönüşümle birlikte pek çok kamu hizmetinin online yapılmaya başlamasına rağmen. Verimlik denince aklımıza hep reel sektör geliyor. Peki kamuda personel verimliliğini hiç sorguluyor muyuz? Tüm dünyayı etkisini altına alan teknolojik dönüşümün kamuda da hızlı ve etkin hayata geçirilmesi temel beklentimizdir” dedi.
Merkezi kamu idaresi ve yerel yönetimlerdeki yüksek personel sayısının mali yükü artırırken, aynı zamanda kaynakların üretken alanlara yönlendirilmesini de güçleştirdiğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Reel sektörün ihtiyaç duyduğu yetkinliklere sahip kalifiye işgücünün kamuya yönelmesi, ekonomide yapısal sorunları da derinleştiriyor” diye konuştu.
“GENÇLERİMİZİ EKONOMİK SİSTEME YETERİNCE ENTEGRE EDEMİYORUZ”
Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranının Temmuz’da yüzde 8 seviyesinde gerçekleştiğini ancak manşet işsizlikteki bu düşüşün, tek başına işgücü piyasasında bir iyileşme olduğunu göstermediğini ifade eden Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“Geniş tanımlı işsizlik oranımız halen yüzde 30’lu seviyelerde seyrediyor. Bugün 15–34 yaş arası 6,5 milyondan fazla gencimiz ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Bu sayı, birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan bile fazla. Maalesef gençlerimiz evde oturuyor; onları ekonomik ve sosyal sisteme yeterince entegre edemiyoruz. Üniversite mezunu işsizliğinde Avrupa’da ilk sırada yer alıyoruz. Ayrıca, üniversite mezunu işsizlik oranının genel işsizlik oranından daha yüksek olduğu tek ülke konumundayız. Bu tablo, eğitim sistemimizde ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.”
“EĞİTİM SİSTEMİMİZDE KÖKLÜ VE YAPISAL REFORMLAR GEREKİYOR”
4+4+4 zorunlu eğitim sisteminin kısaltılması ile ilgili tartışmalara da değinen Başkan Ardıç, “Bizim esas ihtiyacımız, öğrencilerimizin yeteneklerini ve potansiyellerini erken yaşlardan itibaren doğru şekilde yönlendirecek bir eğitim sistemi kurmaktır” dedi.
Başkan Ardıç, akademik başarı vaat etmeyen öğrencilerin mesleki eğitime yönlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Eğer yönlendiremezsek, sayısı 208’i bulan üniversitelerimizin kontenjanlarını doldurmak için gençlerimizi başarısız olacakları bölümlere yönlendirmiş oluruz. Bu gençlerimiz bir şekilde mezun olduktan sonra da masa başı iş arayacak, bulamayınca da ya diplomalı işsizler ordusuna katılacak ya da niteliksiz işlerde çalışmak zorunda kalacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Bu durum nedeniyle sanayinin çalışan bulmakta zorlandığını, firmaların çözümü yabancı işçi getirmekte bulduğunu söyleyen ASO Başkanı Ardıç, “Özellikle mavi yaka çalışan ihtiyacının her geçen gün arttığı bir dönemdeyiz. Bu durum, iş gücünün yokluğundan değil bizim talebimizle mevcut iş arayanların eşleşmemesinden yani beceri uyuşmazlığından kaynaklanıyor. Mesleki eğitim odaklı politika ve çalışmalarda somut çıktılara ulaşacak adımlar atmadıkça bu sorun büyüyerek devam edecektir” dedi.
“MAVİ YAKALI PERSONEL MALİYETİMİZ EURO BAZINDA DOĞU AVRUPA ÜLKELERİNE GÖRE YÜZDE 50’DEN FAZLA”
Sahada gözlemledikleri bir veriye de paylaşan Başkan Ardıç, şunları söyledi:
“Sanayicilerimizin ülkemizde kurulu fabrikasında çalışan mavi yakalı personelin maliyeti doğu Avrupa ülkelerindeki fabrikalarında çalıştırdıkları mavi yakalıdan euro bazında yüzde 50’den daha fazladır hatta bazı firmalarda bu oran yüzde 100 düzeyindedir. Eğitim, istihdam ile entegre bir müfredata kavuşmadıkça ve ekonominin ihtiyaçlarına göre hızlı bir şekilde adapte olmadıkça sanayimizin rekabet gücü artmayacaktır. Artık bu döngüyü kırmamız gerekiyor. Bunun yolu da eğitim sistemimizde köklü ve yapısal reformlardan geçiyor. Tüm kurum ve kuruluşlarımız ortak akıl ve istişare kültürü ile bir araya gelmeli; eğitim sistemimiz ülkemizin üretim politikalarıyla uyumlu bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.”
“ASO EĞİTİM VAKFI’NIN KAMU YARARINA ÇALIŞAN VAKIF STATÜSÜ ELDE ETMESİ İÇİN ÇALIŞMALARIMIZI YOĞUNLAŞTIRDIK”
ASO Teknoloji Koleji’nin uluslararası standartlarda verdiği eğitimle, ülke geleceğine damga vuracak genç mühendis adaylarını yetiştirdiğini belirten Başkan Ardıç, okulun bu noktaya gelmesinde ASO Eğitim Vakfı’nın büyük katkısı olduğunu söyledi. ASO Eğitim Vakfı’nın kamu yararına çalışan bir vakıf statüsüne dönüşme sürecinin devam ettiğini anlatan Başkan Ardıç, şöyle devam etti:
“Bu sürecin hızla sonuca ulaşması için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Biz sanayiciler, bir spor kulübüne bağış yaptığımızda bu bağışı vergiden düşebiliyoruz. Fakat gençlerimizin, çocuklarımızın eğitimi, ülkemizin nitelikli insan kaynağının yetişmesi amacıyla kendi vakfımıza yaptığımız bağışlarda bu imkan tanınmıyor. Kamu yararına çalışan bir vakıf statüsü elde ettiğimizde ASO Eğitim Vakfı’mız çok daha güçlü bir yapıya kavuşacak. Böylece; Ankara’nın sanayi ve teknoloji ekosistemine çok daha fazla katkı sağlamamızın önü açılacaktır. Ankara Sanayi Odası olarak Sanayi ve Teknoloji Lisesi kurma yönünde atacağımız adımlar da bu düzenlemeyle birlikte ivme kazanacaktır.”